Yazı fontu: Boyutu:
 

2014-06-06

KAR ELDE EDEN ŞİRKETLER YENİ TTK VE VERGİ KANUNLARINA GÖRE KAR DAĞITMAK VE VERGİ KESİNTİSİ YAPMAK ZORUNDA DEĞİLDİR.


 

BİR VERGİ UYGULAMA KOMEDİSİ

Vergi uygulaması için vergi kültürü ve vergi kavramlarının bilinmesi gereklidir. Vergi uygulayıcılarının vergi kültürü yoksa, en basit vergi kavramları bilinmiyorsa, gülünç uygulamalar yadırganacak bir şey değildir.

Bu uygulamanın bir örneğini aşağıda açıklamaya çalışacağız.

Yeni TTK'daki yedek akçe ayrılması hükmüne dayanılarak, dağıtılmayan kar üzerinden vergi kesintisi yapılması gibi aklın sınırlarını zorlayan bir uygulama yaratıldığını duyuyoruz.  Yeni TTK’nun 519 uncu maddesinde “Pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onunun” yedek akçe olarak ayrılacağı belirtilmiştir.

Yürürlükten kalkan yasada bu hüküm “pay sahipleri için %5 kar payı ayrıldıktan sonra, pay sahipleriyle kara iştirak eden diğer kimselere dağıtılması kararlaştırılmış olan kısmın onda biri” biçiminde idi. Eski hükümdeki “ayrıldıktan sonra” deyişi “ödendikten sonra” olarak değiştirildiği gerekçesi ile dağıtılsın, dağıtılmasın yıllık kar üzerinden %5 vergi kesintisi yapılması gerektiği gibi gerçekten gülünç bir uygulama yaratılmaya çalışılmaktadır.

A. Gelir Vergisi Kanunu Ve Elde Etme

Şirket karları üzerinden ortağın kar payının gelir vergisine mahsuben kesinti yapılmaktadır. Dolayısıyla şirketin yaptığı kesinti gelir vergisi kesintisidir. Zaten kesinti de GVK hükmüne dayanılarak yapılmaktadır. Gelir Vergisi ise elde edilen gelir üzerinden alınmaktadır. Gelir Vergisi almanın olmazsa olmaz koşulu gelirin elde edilmiş olmasıdır. Gelir Vergisi Kanununda tanımlanan biçimde elde edilmiş bir gelir yoksa, gelir vergisi de alınamaz, gelir vergisi kesintisi de yapılamaz.

Okuduğumuz haberlerden anlaşıldığına göre, bu vergi uygulamasını yapanlar, şirket karı üzerinden yapılan vergi kesintisini şirketin vergisi gibi algılamaktadırlar. Çünkü şirket karından vergi kesintisi yapıldıktan sonra kesinti yapılan kar payı nedeniyle ortağın menkul sermaye iradı beyanında bulunup bulunmadığının araştırıldığı, bu konuda işlem yapıldığı ile ilgili bir bilgi yoktur. Yapılan kesintinin ne vergisi olduğu konusunda bile bir kavram oluşmamıştır. Bu nedenle anılan vergi uygulaması hem gülünç hem acıklıdır.

GVK da gelirin elde edilmesini ayrıntılı olarak tanımlamıştır. Menkul sermaye iradında elde etme tahsil esasına bağlanmıştır. Menkul sermaye iradı, nakden ya da hesaben tahsil edildiğinde gelir vergisine tabi olur. Menkul sermaye iradı nakden ya da hesaben tahsil edilmemiş ise gelir vergisine tabi olması da söz konusu olmaz. Oysa olayımızda ortak yönünden menkul sermaye iradı tahsil edilmediği gibi, ortağın böyle bir geliri olduğu ile ilgili bilgisi bile yoktur. Çok bilmiş biçimde “yasayı bilmemek mazeret değildir” sözünün de gündeme getirileceğini biliyorum. Ancak işin ilginç yanı yasayı bilmeyen vergi yükümlüsü değil, vergi uygulayıcısıdır. İşi karman çorman eden, vergi uygulamasını Ticaret Kanunu’na dayandıran, Ticaret Kanununu ise hiç bilmeyen vergi uygulayıcısıdır.

Menkul sermaye iradının elde edilmesi için nakden ya da hesaben tahsil edilmiş yani karın dağıtılmış olması gerekir. Kar dağıtımı da TTK nun yetkili kıldığı kurul kararı ile yapılabilir. Bunun dışında kar dağıtımı yapılamaz. TTK kar dağıtımının  ortaklar genel kurulu  ile olabileceğini hükme bağlamıştır. Dolayısıyla bu kurul kar dağıtımı konusunda karar vermemiş ise, kar dağıtılmış sayılmaz. TTK hükümleri ile ilgili bölümde açıklayacağımız gibi TTK’da %5 kar payı ödemesinin zorunlu olduğu konusunda bir hüküm de yoktur. Olduğunu varsaysak bile anılan vergi uygulaması yapılamaz. Şirket Genel Kurulu TTK unun bu hükmüne aykırı karar vermiş olur. Bu ise vergi uygulamasına gerekçe yapılamaz. Mahkeme yasaya aykırı Genel Kurul kararını iptal eder ve %5 kar dağıtımı kararı içeren Genel Kurul kararı oluşturulmasına ya da mahkeme re’sen ortağa kar payı verilmesine karar verir Kar payı ancak bu biçimde tahsil edilmiş ve elde edilmiş olur. Sermaye Piyasası kanununda kar dağıtımını zorunlu tutan hükümler vardır. Şirket Genel Kurulu bu hükme uymamış, sermaye dağıtım kararı vermemiş ise,gene dağıtılmış varsayılıp vergi kesintisi yapılamaz. Sermaye Piyasası Kanununda yasaya aykırı bu karar için uygulanacak yaptırım ayrıca belirtilmiştir.

Olayımızda ise kar dağıtımı yapılması konusunda TTK bir zorunluluk getirmiş değildir. Burada muvazaa ileri sürülebilir. Bir başka anlatımla, kar gerçekten dağıtılmış, ancak vergiden kaçınmak için gerekli kurul kararı alınmamıştır. Bu durumda da vergi uygulayıcısı muvazaayı ispatlamak zorundadır. Örneğin böyle bir karar olmamasına karşın ortağın cari hesabı yüksekse karın dağıtıldığı ancak perdelendiği, muvazaa olduğu ileri sürülebilir. Bunun ise yürürlükten kalkan TTK ve yürürlükteki TTK unu hükümleri ile ilgisi yoktur.

B. Türk Ticaret Kanunu Kar Dağıtımı ve Yedek Akçe Ayrılması

TTK da pay sahiplerine %5 kar payı verilmesinin zorunlu olduğu biçiminde bir hüküm yoktur. Aksine karın dağıtılıp dağıtılmaması konusunda karar verme yetkisi genel kurula verilmiştir. TTK daki yedek akçe ayrılması hükmü, uygulamada  “Birinci Temettü”  olarak adlandırılan bir kavram yaratmıştır. Aslında birinci temettü, ikinci temettü diye kavram yaratılmasına gerek de yoktur. Uygulamada da birinci temettü ödemesi, ikinci temettü ödemesi gibi ayrı ayrı ödeme yapılması söz konusu değildir.

TTK na göre iki yasal akçe ayrılması gerekir.  Kar dağıtılmış olsun ya da olmasın ödenmiş sermayenin beşte birine kadar karın %5 inin yedek akçe olarak ayrılması zorunludur. Buna uygulamada birinci tertip yedek akçe deniyor. İkinci tertip yedek akçe ise dağıtım koşuluna bağlanmıştır. Dağıtılan karın %10 u ikinci tertip yedek akçe olarak ayrılmak zorundadır. Bu hükümler karın dağıtımını değil, yedek akçe ayrılmasını belirleyen hükümlerdir.

Şirket genel kurulu;

-       Yasaya göre dağıtılabilecek karın tamamının dağıtılmasına,

-       Bir kısmının dağıtılmasına,

-       Kar dağıtılmamasına

karar verebileceği gibi, kar dağıtımı ile ilgili bir belirleme de yapmayabilir. Zaten TTK da da şirket genel kurulunun kar dağıtımına karar verebileceğini belirtmiştir. Şirket genel kurulu şu ya da bu tutarda kar dağıtım kararı vermemişse, ortağa kar dağıtımı konusunda kimse etkili değildir.

Yürürlükten kalkan TTK da ikinci tertip yedek akçe, “Safi kardan, birinci fıkrada yazılı yedek akçeden başka pay sahipleri için %5 kar payı ayrıldıktan sonra, pay sahipleriyle kara iştirak eden diğer kimselere dağıtılması kararlaştırılmış olan kısmın onda biri” olarak tanımlanmıştı.

Yürürlükteki TTK da ise bu yedek akçe “Pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu” biçiminde tanımlanmıştır. Yürürlükteki TTK  eski yasadaki bir kavram yanlışını düzeltmiştir. Çünkü temettü için ayrılma kelimesinin kullanılması yanlıştır. Temettü ayrılmaz, ödenir. “Ayırma” yedek akçeler için kullanılır. Dolaysısıyla yeni bir hüküm getirilmiş değildir. Temettü için “AYRILIR” deyişi daha doğru bir kelimeye, “ÖDENİR” kelimesine dönüştürülmüştür. Aslında yeni yasadaki maddede de deyiş zayıflığı vardır. Maddenin doğrusu “Dağıtılan kardan pay sahiplerinin %5 kar payı düşüldükten sonra kalanın %10 u” biçiminde olmalıdır.

Şurası kesindir, TTK nun 519 uncu maddesinde kar dağıtımı düzenlenmiş değildir. Dağıtılan kardan ne kadar yedek akçe ayrılacağını belirlemektedir. Bu madde ancak genel kurul kar dağıtımına karar verirse uygulanabilir. Kar dağıtımı konusunda genel kurul kararı yoksa 519uncu maddenin uygulanması da söz konusu değildir.  Örneğin  genel kurul 100 birim kar dağıtımına karar vermişse, 100 birim kar dağıtımı için 10 birim yedek akçe ayrılacak değildir. Bu tutarın yüzde beşlik kısmı 20 birim ise, 20 birim dağıtılan 100 birimden düşülecek, kalan 80 birimin %10 u 8 birim yedek akçe olarak ayrılacaktır. Hiç kar dağıtılmamış ise, ya da sermayenin %5 i kadar kar dağıtılmış ise, ikinci tertip yedek akçe ayrılmayacaktır.

Bu kadar basit bir konunun bir vergi bilmecesi haline getirilmesini anlamaya gerçekten olanak bulamıyoruz.

YMM Şefik ÇAKMAK 

GÜLBENK MÜŞAVİRLİK
Adres: Mustafa Kemal Mah. 2155. Sk. Nep Office 4 K:2 D: 9-10 Çankaya ANKARA Tel : 0(312) 223-6314 Faks : 0(312) 223-5985