Yazı fontu: Boyutu:
 

2011-09-19

Vakfın üyelerine verdiği borç paradan sağlanan faiz gelirlerinin vergisel durumu Hk.


  T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü
 

 

  TARİH : 19.09.2011
SAYI : B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-1-2011-14001-41-744
KONU : Vakfın üyelerine verdiği borç paradan sağlanan faiz gelirlerinin vergisel durumu Hk.

İLGİ: …

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Vakfınız resmi senedinde belirtilen amaçlar doğrultusunda üyelerinize verdiğiniz borç para karşılığında elde edilen faiz gelirlerinin kurumlar vergisi ve banka sigorta muameleleri vergisine tabi olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler vergi mükellefiyeti kapsamına alınmış olup, aynı Kanunun 2. maddesinin beşinci fıkrasında da dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketi ve kooperatif statüsünde bulunmayan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi işletme olduğu; altıncı fıkrasında ise dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği; mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kar edilmemesi veya karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Vakıflar tüzel kişilikleri itibarıyla kurumlar vergisi mükellefi olmamakla birlikte, vakıf tüzel kişiliğine bağlı iktisadi işletme oluşturacak ticari, sınai ve zirai faaliyetlerin kurumlar vergisine tabi tutulması gerekecektir.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (2.4.) bölümünde iktisadi işletmenin belirlenmesinde işletmenin belirgin özelliklerinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu; diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu; Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kar edilmemesinin, karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği açıklanmıştır. Ayrıca kazanç sağlama amacı olmasa dahi işletmenin konusunun ve faaliyetinin, her türlü mal ve hizmet satışı ya da bunlara benzer şekillerde olması ve devamlı surette yapılması durumlarında da dernek veya vakıflara ait iktisadi işletme oluştuğu kabul edilecektir.

Buna göre, Vakfınız tarafından, üyelerinize vakıf resmi senedinde belirtilen amaçlar doğrultusunda da olsa verdiğiniz borç paralar nedeniyle faiz adı altına bir bedel alınması, devamlı olarak yapılan ticari faaliyet kapsamında değerlendirileceğinden, bu faaliyet nedeniyle Vakfınız bünyesinde oluşan iktisadi işletme nezdinde faiz karşılığı borç para verilmeye başlandığı tarihten itibaren kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ YÖNÜNDEN

3065 sayılı KDV Kanununun 1/1. maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetleri çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV' ye tabi olduğu hükme bağlanmış, 17/4-e maddesi ile de banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler KDV' den istisna edilmiştir.

Öte yandan, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28. maddesinin ikinci fıkrasında;

    "Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım - satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir." hükmü ve aynı maddenin 6009 sayılı Kanunla değişik üçüncü fıkrasında; "90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar…"

hükmü yer almaktadır. Aynı Kanunun mükellefi belirleyen 30. maddesinde ise BSMV' yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği hükme bağlanmıştır.

6802 sayılı Kanunla yapılan değişikliklere ilişkin açıklamaların yer aldığı 87 seri no.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin "B-2- 6802 Sayılı Kanunun 28. Maddesinin İkinci Fıkrasında Belirtilen Muamele ve Hizmetleri Esas İştigal Konusu Olarak Yapanlar" başlıklı bölümünde;

"Esas itibariyle 6802 sayılı Kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemler, ilgili kanunlar uyarınca verilen yetki veya izin ile yapılabilecek işlemlerdir.

Buna göre, 6802 sayılı Kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri esasiştigal konusu olarak yapanlar, bu işlemleri ilgili kanunlarla yetkilendirilmek veya izin verilmek suretiyle yürüten kişileri ifade etmektedir. Dolayısıyla bunların 6802 sayılı Kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri "esas iştigal konusu" olarak BSMV ye tabi olacak, bunlar dışındakilerin aynı fıkrada belirtilen işlemleri "esas iştigal konusu" olmadığından KDV ye tabi olacaktır."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, Türk Medeni Kanunu ve Vakıflar Kanununun incelenmesinden Vakfınıza 6802 sayılı Kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri yapabilmesi için yetki ve izin verilmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca, Vakfınızın Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre düzenlemiş olduğu vakıf senediyle söz konusu işlemleri yapmasının Vakfınıza kanunen verilmiş bir yetki veya izin olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir.

Buna göre, Vakfınız tarafından yapılan ödünç para verme işlemleri, esas iştigal konusu olarak yapılmadığından BSMV' nin konusuna girmemektedir. Bu nedenle, Vakfınızın banker kapsamında değerlendirilmesi ve dolayısıyla bu işlemlerin BSMV' ye tabi tutulması söz konusu değildir.

Bu itibarla, Vakfınızca yapılan ödünç para verme işlemleri, BSMV' nin konusuna girmediğinden, KDV Kanununun 17/4-e maddesikapsamında KDV' den istisna tutulması söz konusu olmayıp, bu işlemlerin KDV Kanununun 1. maddesi gereğince genel hükümler çerçevesinde KDV'ye tabi tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

GÜLBENK MÜŞAVİRLİK
Adres: Mustafa Kemal Mah. 2155. Sk. Nep Office 4 K:2 D: 9-10 Çankaya ANKARA Tel : 0(312) 223-6314 Faks : 0(312) 223-5985